top of page

Girişiyoruz


Efendim iyi haftalar; Bu haftanız çok güzel geçsin. Ülkemizde yaşamak, benim gibi insanlar için çok güzel. Ancak durağan bir hayat arayanlar için bu ülke; çok güzel değil. Siyaset ve Ekonominin bir birine geçtiği bu ülkede, maalesef ki dengeler her an değişebiliyor. Bu nedenle tacirlere ticaret yapmak zorlaşıyor. Tacirlerin ticaret yapmadığı bir ülkeyi hayal etsem de bir ülkede siyaset ve ekonomi bu kadar iç içe girmemelidir. Tacirlerin ticaret yapmadığı bir ülke; hayalim diye yazınca garipseyenlerin olduğunu düşünüyorum. Aslında tacir kelimesi : ticaret yapan gibi anlaşılsa da para kazanmak için her ürünü satan kişi olarak tanımlanır. Burada kötü bir durum olmamakla birlikte, detay çok önemlidir. Sattığı ürünü tanıyan, faydaları ve üstünlükleri olduğunu bilerek, doğru ürünü alıp ve satan kişi olması esastır. Günümüzde, eline geçen her ürünü satmaya çalışarak, para kazanan bir grup kişiler oluşmaya başladı. Bu kişiler, hem sattığı ürünün üreticisine hem de tüketicisine kötülük yaptıklarının farkında değildir. Farkında olsalar da zaten umurlarında değildir. Bu tarz tacirler Satış ve Pazarlama ile uğraşanları da zor durumda bırakarak, Satış ve Pazarlama işini meslek olmaktan çıkardılar. Bu mesleği yapan kişiler buna önlem almadıkları sürece de meslek olarak geri kazanılmayacaktır. Bu tacir kelimesini daha detaylı çözmek için ele alacağız.

Gelelim bu Haftaki konumuza, Girişim; Bu kelime TDK da nasıl tanımlanmış bakalım. Bir işe girişme, teşebbüs, bir işi yapmak üzere eyleme geçme, bir işe başlama, olarak tanımlanan bu kelimeye günümüzde öyle anlam verildi ki herkesin aklına sadece ve sadece ticaret yapmak için harekete geçen anlamında kullanılmaya başlandı. Tabii ki Girişimci kelimesi de buna bağlı olarak ticaret yapmak isteyen kişilere denilmeye başlandı. Halbuki teşebbüs eden her kişiye, girişimci demek lazım. TDK da aynı şekilde Ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse olarak tanımlanmış. Oysa ki Türkçede "-ci" eki sahibiyet duygusu uyandırır. Bu bağlamda da Girişimci : eyleme geçen ve bir işe başlayan anlamında kullanılması gerekir. Bunların içinde de ticarete girişen olarak da kullanılması gerekir. Ancak ülke olarak o kadar çok para endeksli yaşıyoruz ki bunu tamamen ticaret olarak algılıyoruz. Bir kişi çok güzel yemek yaptığını düşünüyorsa, Yemek yapmaktan çok zevk alıyorsa, ömrünün büyük bir vaktini bununla geçirmek istiyorsa, adına lokanta dediğimiz bir yerde yemeklerini yapıp, bununla hayatını geçirmek istiyorsa, biz bu kişiyi girişimci olarak tanımlamamız mümkün mü? Evet mümkün…Peki bu kişi aynı zevkini lokanta dediğimiz yere maaşlı çalışan olarak girmek istese, bu kişi girişimci olamayacak mı? Hayır genel mantığa göre olmayacak! Kelimenin anlamına göre olacak. Çünkü, harekete geçiyor. Bir yerde bir işi yapmak için girişimde bulunuyor. Ya da bu kişi, para kazanmadan hobi olarak yapmayı düşünüyor. Yine mi girişimci değil? Hayır genel mantığa göre girişimci değil. Ancak kelime anlamına göre girişimcidir. Ne zaman girişimci olmaz? Bu istekleri sadece istek veya hayal olarak kalması durumda girişimci olmayacaktır. Demek ki bu zamana kadar olan kelime anlamına bakma işlemimiz ne kadar doğru olduğunu anlamış bulunuyoruz. Bizler kelimeleri nasıl tanımlarsak farkında olmadan toplumun yargıları da o şekilde değişiyor. Bunların farkına varıp düzeltirsek toplumun yanlış yöne gitmesini engelleriz. Bazılarınızı, toplum ilgilendirmiyorsa bile kendiniz için, çocuklarınız için veya sevdikleriniz için kelimelerin anlamlarına dikkat edin. Unutulmaması gereken tek şey : bir kişi değişirse toplum değişir.

Toplumca girişimci olduk. Ne yazık ki içinde bulunduğum ve birebir soluduğum için söylüyorum. Girişimin amacı para kazanmak oldu. Halbu ki bu topluma para kazandıracak bireylerden çok; nitelikli üretim ve eğitim kazandıracak kişiler lazım. Bu bilinçle yola çıkmak lazım. Yemek yapmaktan hoşlanan biri lokanta açsın. Açtığı lokantanın çok büyük olması, dekorasyonun çok abartılı olması veya lokasyonun çok iyi olması gerektiği için sermayesi olması gerekmesin. Asıl düşüncesi ve ilk önceliği iyi yemek yapmak olsun. Tüm sermayesini açtığı mekana yatırıp, o sermayeyi geri kazanmaya çalışmak için kendinden, emeğinden vb şeylerden ödün vermesin. Ya da bu yemek yapmayı seven kişi illa bir lokanta açmasın, ama maaşlı da çalışmasın. Çünkü maaşlı çalışma işi, bu tarz kişiler için olmamalı. En azından Üreten, kafası çalışan, sürekli kendini geliştiren, yetenekli kişileri, maaşlı çalışan haline sokmak, bu düzende mutsuz etmekten başka bir yere götürmez. Mutsuz kişiler de üretemez. Bizler, eskiden sadece yetenek ile kendi geçimizi sağlayabilirdik. Ancak, günümüzde, kişisel giderlerimiz o kadar çok arttı ve müşteri beklentileri o kadar çok çoğaldı ki sermayesiz sadece yetenek ile geçimimizi sağlayamıyoruz. Bu nedenle de illa yeteneğimiz ile kendi başımıza hayatımızı sürdürmek istiyorsak bunu organize edecek bir grubun içinde ve üretken olabileceğimiz bir düzen içinde oluşturmamız şarttır. Bu düzeni oluşturacağız. Oluşturmamız da şarttır. Kişisel olarak benim hedefim de budur. Kendim için, Çocuğum için ve Sevdiklerim için…

Umarım bu hafta geçirdiğimiz tüm haftalardan daha güzel olur. Yapacağınız ve yaptığınız tüm niyeti güzel işlerde olumlu ve faydalı sonuçlular alırsınız. Kötü niyeti olan arkadaşlara da buradan niyetlerinin kötülüğünü görüp, davranışlarını değiştirecekleri, güzel işlerde başarılı olacakları bir hafta diliyorum.

Hoşçakalın…


18 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page