Bu hafta yazımıza bir fıkra ile başlayalım dedim. CIA' e ajan alacaklar. Yüzlerce kişi başvuruyor. Yapılan sınavlar sonunda 3 kişi kalıyor sadece. Bir İngiliz, bir Fransız ve tabi ki bizim Temel. Son sınav da şu: Hepsini karılarıyla beraber birer odaya kapatacaklar. Ellerine de birer tabanca verip karılarını öldürmelerini istiyorlar. Önce İngiliz ile karısı giriyor odaya. Aradan 5 dakika geçiyor. İngiliz çıkıyor ve: - Ben karımı vuramam. Pes ediyorum diyor. Daha sonra Fransız giriyor içeri karısıyla beraber. O da 5 dakika sonra çıkıyor ve karısını öldüremeyeceğini, vazgeçtiğini söylüyor. Sıra bizim Temel' e geliyor. İçeri giriyorlar karısıyla beraber. Girer girmez 3 el silah sesi ve ardından cam kırılması sesi geliyor. Görevliler merak edip içeri giriyorlar. İçeride Temel, elinde silah ama karısı ortada yok. Soruyorlar ne oldu diye. Temel; -Verdiğiniz silah kuru sıkıymış Ben de karıyı attım camdan aşağı. Ah benim yüreği saf, gönlü geniş milletim. Neredesin? İnanın bu fıkradaki temeli özlüyorum. Belki bu kadarı da olmasın diyoruz ama sanki şimdiki halkı bu temele değişmek nasıl olur; iyi düşünmek lazım. Yazılarımı sürekli önden giderek her haftaya stok bir yazı ile başlıyorum. Ancak gelişen ani olaylar maalesef haftanın yazısını değiştirmeme neden oluyor. Bu fıkraya feministlerden rica ediyorum. Karşı gelmesinler çünkü eş sevgisinden bahsetmeyeceğim.
Geçtiğimiz hafta tanıdığım biri işinden ayrılmak zorunda kaldı. Bu ayrılış sonunda da ciddi bir isyan bayrağını facebook' da açtı. Bu kişinin haksız bir isyanı olduğunu düşündüm. Aslında bu kişi hem deneyim bakımından hem işini yapabilme bakımından hem de insaniyet bakımından oldukça iyi biri. Peki neden isyan etmekte haksız? Çünkü, bu kadar donanımı kaldıracak firma yok. Malesef yok. Kimse kızmasın. Türkiye'de böyle donanımı kaldıracak firmalar çok kurumsallaşmış firmalar olması lazım. Kurumsallaşmanın tanımı için Lüften Otomatik Pilot Yazımı okuyun. Kurumsallaşan firmada bu yetkinlikte birinin alacağı sorumluluklar açık ve net olacağı için; daha işe girişte ne yapacağını bilecektir. Şartları kabul etmiştir. Aynı zamanda karşılaştığı uygulamalar da söylenenler örtüşmektedir. Bu nedenle herhangi bir sorun çıkmaz. Bun tersi olan firmalarda ise bu bulanıktır. Başlangıçlar bile bulanık olur. Bu nedenle bu yetkinlikteki kişilerin de yetki devri tamamen oluşması lazım. Neden? Bu yetkinlikteki kişiyi bu firmalar neden alır? Bilgisinden tecrübesinden sadece firma değil; firma çalışanları da etkilensin ve örgüt olarak firmayı yukarı taşın. Oysa ki durum böyle olmaz. Bu kişiyi firma bünyesine alırken bir isim yüklerler. Bu isim Genel Müdür olsun... Öncelikle yapılan en büyük hatalardan biridir. Bu hatanın adına Adlandırma Hatası diyelim ki bu ad ile bu hatayı anımsasınlar. Arkadaşım sen bir patroncuk isen yetki devrine inanmayıp her şeyin kontrolün altında olmasını istiyorsan ( Bu kontrol altına almayı da aslında yazısını bitirdiğim ancak güncel konulardan dolayı yazamadıklarım arasındadır. Eğer yine bir güncel konu çıkmaz ise yakında onu da yayınlayacağım ) bil ki vereceğin o adlandırma altı boş olacaktır. Bu yazıyı okuyan patroncukları duyar gibiyim " Bütün risk ve sermaye benim üstümde iken Genel Müdür olarak gelen kişinin şuursuzca iş yapmasına izin veremem" Arkadaş o zaman neden Genel Müdür olarak alıyorsun ki kimi ne için kandırıyorsun? Hak veriyorum sana, bence de çok haklısın Ancak, bunu kandırmadan, herkesin inanacağı bir biçimde yapmalısın. Sen bu yetkinlikte birinin firma'na fayda sağlamanı istiyorsan. İlk önce senin ona güven vermen gerekir. Bunu da belki her şeyi ona bırakarak yapmaya bilirsin ama başta anlaşma koşullarını çok net ortaya koyman gerekir. Belki bu şekilde koyduğunda anlaşamaya bilirsin. İnan demek ki antlaşmaman daha iyi olacakmış. Çünkü, kısa bir süre içinde bulanık olan süreçler kendiliğinden duvara toslayacaktır. Sonunda iki tarafın da oluşan zaman ve para kaybı, iki tarafa da zarar verecektir. Sanıldığından daha çok zararlar da meydana gelecektir. İtibar kaybı oluşacaktır. Patroncuğa diğer çalışanlar içten gülecektir. "Bizim patron yine birini getirdi. yine olmadı. zaten olmayacağını biliyorduk" Yetkinlik sahibi kişi içinde benzer şeyleri söyleyecekler. Bunun gibi saymakla bitmez zararlar ortaya çıkacaktır. Bu nedenle gerekirse aynı kişi ile dışarıdan bir şekilde anlaşma yoluyla bile firmaya katkı sağlanabilir. Burada ana kriter : Her iki tarafın birbirine net olması lazım.
Peki bu yetkinlik sahibi kişi sizce sadece patroncuk ile mi sorun yaşayacak. Hayır... Çalışma arkadaşlarıyla da sorunlar baş gösterecek. Aynı patroncuk çok kişiyi bu şekilde işe almış ve çıkarmış olduğundan öncelikle bu yeni arkadaşa inançsız şekilde yaklaşacaklar. Patroncuk bir çok uzun zamandır çalıştığı iş arkadaşına farkında olmadan veya farkında olarak umutlar ve vaadler vermiştir. Bu nedenle, kendisini bu mevkii de görmek isteyecektir. İlk yapacağı şey bu yeni yetkinlik sahibine olabildiğince zorluk çektirmeye çalışacaktır. Zorluk derecesi ve niteliği her iki kişinin kişisel yetkinliklerine göre değişmektedir. Bu durum bizim yetkinlik sahibi yeni iş arkadaşımızın galibiyeti ile de sonuçlanabilir. İşinden istifa emesiyle de sonuçlanabilir. Esas olan bir durum var ki bu durumda da herkesin zarar göreceği durumlar ortaya çıkacaktır.
Durumları ortaya koyduk da ne yapmak gerekir diye soracaklara cevap olarak, Herkesin birbirine çok net ve gerçekçi davranması gerekir. Temel sorun : Paroncukların tüccar olmaktan vazgeçmeleri üretici olmaları gerekir. Sakın yanlış anlaşılmasın. Her makinesi olan, üretim yapıyorum diyen, üretici değildir. Bunu da zaten eski yazılarımız da açıklamıştık. Sistem+Sistem=Sistem yazımızda okuyabilirsiniz. Bu tüccarlıktan vazgeçmeleri en temel çözümdür. Bunu gerçekten istemeleri durumunda zaten asıl sonuca yani tüm her şeyi kontrol altına almaya başlayacaklar, İşin birde yetkinlik sahibi olan tarafı var. Sizlerde artık madem belli yetkinlikleriniz var. Bu yetkinliklerinizi öncelikle maaş ile çalışmayı tercih ediyorsanız; Her firmaya girerek başaramazsınız. Maalesef üzülerek söylüyorum. Yetkinlikleriniz arttığı oranda çalışabileceğiniz firma sayısı da azalmaktadır. Çıkış yolu zorluğa dayanarak birşeyler üretebilir hale gelmeniz gerekmektedir. Yolun başındayken olmayacak hayallerle firmalara girip sonu hüsran olan adımlar atmayın. Firmalara girecekseniz de beklentilerinizi soyunun ve aynı zamanda mesai arkadaşlarınızın hareketlerini kaldıracak hoşgörüyü iyi giyinin ki üşümeyin.
Hepinize İyi Haftalar...
留言