Merhabalar, Ülke olarak birçok şeyi geride bıraktık. Seçimleri, bayramları, tatilleri şimdi sıra geldi işlere odaklanmaya. Bizim yılbaşımız bence 1 Eylül çünkü tüm tatiller vb. işten ayıran bahaneleri ortadan kaldırıyor. Bu tarihten sonra okul hazırlıkları, firmaların yeni dönem hedef hazırlıkları, televizyonlarda dizilerin yeni sezon başlangıçları hepsi bu tarihten sonra başlıyor. Bu nedenle bende yeni yazımı iş hayatına yönelik yayınlamak istedim. Aslında birçok yazımı bitmesine rağmen yayınlamadım. Sanırım bunun adına olgunlaşma diyoruz. Olgunlaştım demedim hemen itirazlar gelmesin. Bir milim yol kat etmeye başladım. Eskiden her yazımı beğenirdim. Şimdi beğenmemeye başladım. Hâlbuki konu başlıklarımı çok seviyorum. Yazmayı seviyorum. Artık kendimden daha güzel yazılar bekliyorum.
Ülke, seçimlerden geçip değişik krizlere yelken açtıktan sonra kurtulma yollarına gitmeye çalışıyor. Bizlerde kendimizce önlemler alıp emniyet şeridinden ilerlemeye çalışıyoruz. Belki bir klasik oldu ama sanırım krizler olmasa ilerleme olmayacak. Bu nedenle ne kadar kriz olursa o kadar ilerliyoruz. Bu durumun inanın bizim gibi ülkeler için geçerli olduğunu düşünüyorum. Televizyonda izlediğim bazı programlarda başka ülkedeki insanların, uğraştıkları konuların ne kadar sıra dışı olduğunu ve bunu bir kriz nedeniyle değil; Sanki adamların sürekli gelişmekte olması gerekiyormuş gibi bir durumu var. Birçok alt neden sayarak açıklayabiliriz ama tek cümlede açıklayacak olursak temel neden kültürel miras olarak tanımlıyorum. Bu toplumun maalesef geçmiş öğretilerinde gelişme yok. Şimdi bu tezime karşı birçok kişi itiraz edecek; Biz Türkler diye başlayacak. Sen doktora şikâyetini doğru aktaramazsan doktor da sana doğru tedaviyi yapamaz.
Yazılarımda bir karakter bir tarz oluşturmaya çalışıyorum. Konumda geçen başrolü alan kelimenin TDK da ki anlamına bakmak da karakteri oluşturan unsurlardan biri haline geldi. Bu yazımdaki başrolü "ORTAKLIK" aldı. Şimdi ilk önce TDK’deki anlamına kısaca bir göz atalım. ORTAKLIK: Ortak olma durumu. İki veya daha çok kimsenin iş yaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, Burada sadece ticaret olarak algılasa bile bunu becerememiş bir toplum halindeyiz. Evlilik de bir ortaklık sayılır, Müzik topluluğu da bir ortaklık sayılır. Mahallede de olsa bir spor takımı bir ortaklık sayılır. Durumu bu şekilde algılamazsanız. Ticaret bile yapsanız ortaklık yürümez. Algılama olayımız o kadar farklı ki para bile kazansalar, her şey yolunda bile gitse ortaklık bozulur. Bu nedenle ilk algı Ortaklık işi kötüdür.
Çevremde tanıdığım tanımadığım, duyduğum ve gördüğüm birçok ortaklık bitti. Benimde böyle bir acı tecrübem oldu. Sonunda ortaklığın aslında iyi bir kurum olduğuna, bununda belli önemli noktaları olduğuna kanaat getirdim. Altın Kural: ortaklığı oluşturan unsurların her biri farklı tecrübeleri, uzmanlıkları veya faydaları birleştirmelidir. Bu kurala uymuyorsanız kesinlikle ortaklık yapmayın. Aynı uzmanlık alanındaki kişiler ortaklık yaptıklarında egolar savaşacak. Aynı uzmanlık dalında iki kişinin kendini ortak olarak gördüğü bir kurumda egoların savaşmamasının tek durumu vardır. Bir tarafın edilgen veya pasif olmasıdır. Kendi işini kurmuş pasif olarak kalmayı düşünen birinin olacağı durumlar sanırım yok denilecek kadar azdır. Bu nedenle Altın Kural %90 işler. Bu kural aynı zamanda başarının da anahtarıdır. Çünkü başta maliyetleri düşürür. Uzmanlık alanı dağılan ortamda fazladan elemana ihtiyaç olmayacağı için maliyetlerde artış olmayacaktır. Ürün fiyatına yansıtmazsanız da kazancı arttırır. Gümüş Kural: Herkesin de bildiği ama neyi yazacaklarını bilmediği bir kural. Yazacaksınız. Kim hangi işten sorumlu? Kimin hangi işi nasıl denetlenecek? Hangi aralıklarda nasıl hesap kontrolü yapılacak? Kim neyi ne kadar yaptığında ne kazanacak? Bu soruları daha çok sorarak daha çok detay vererek cevaplarını yazın. Bu yazdıklarınız aslında işinizi büyüttüğünüzde o işleri yapanlara da şeffaf bir durum ortaya koymak adına yararlı olacaktır. Unutmayın güven duymak sadece insani durumdur. Ortaklık ise bir kurumdur. Madem çok güveniyorsunuz hem kendinize hem de karşınızdakine o nedenle açık açık sorarak yazın. Eğer olmuyorsa baştan olmasın. En azından insan kaybetmezsiniz. Gördüğüm en çok konuşulan kavgalardan biridir. "Ben çok çalışıyorum ortak hiç çalışmıyor." Herkes kendini çok çalışıyor. Her şeyi çok biliyor. Ortaklar bir noktadan anlamıyor. Gereken önemi vermiyor. İşte Gümüş Kuralla tüm bunların üstesinden gelirsiniz.
Son olarak Bronz Kural: Ortak her şeyi bizden gizlemiş. Adam ne şerefsizmiş yemiş yemiş durmuş. İşin ortağı olduğunuzu unutmayın. Her zaman işinize sahip çıkın. Yazılı yaptıklarınızı, hatta kendinizi denetleyin.
Bu kurallara uyup da başarısız bir ortaklık iş modelinin battığı bir ortaklık olur ama yine de bu üç kuralın sadece ortaklığa değil. Kurduğunuz iş modelini de iteklediğini göreceksiniz ve başarısız olmanın şansınız azaltacaksınız.